23 Mayıs 2018 Çarşamba

ÇEVREMİZİ KİRLETME, GELECEĞİ YOK ETME


Günümüzde Çevre Sorunları



Çevre kirlenmeleri ve bu kirlenmelere bağlı olarak ortaya çıkan sorunlara biz çevre sorunları diyoruz. Ozon tabakasının incelerek delinmesi, toprak erozyonu, denizlerdeki canlıların giderek azalması, ormanların azalması, kuraklık sorununun ortaya çıkması, asit yağmuru birer çevre sorunudur.

Günümüzde çevre kirliliği dünyanın geleceğini tehdit etmektedir. Peki, çevre kirliliğinin nedenlerini biliyor musunuz?


Çevre kirliliği, doğal dengeyi bozan ve kaynağı insanlar olan ekolojik zararlardır. Çevre kirliliği dünyadaki tüm canlıları etkiler ve insan sağlığı kadar tüm canlıların sağlığını, yaşamını tehdit eder.


Genel olarak çevre kirliliği canlıların yaşamlarını olumsuz etkileyen ve cansız objelerin yapısına zarar veren maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışmasıdır.




Doğal çevrenin kirlenmesi tüm ülkelerin yani dünyanın ortak sorunudur. Çevre kirliliği herkesin günlük hayatını da etkileyen bir olaydır. Uygarlığın gelişmesiyle birlikte yaşanan endüstrileşme, fabrikalarda insan gücüne gereksinimi arttırmıştır. Kırdan kente göç başladı ve doğal çevrede yaşayan bireyler kentlere göçtü. Kent nüfusunun birdenbire böyle artması sonucunda ise, çevre kirliliği oldukça arttı.



Çevre kirliliğinin pek çok çeşidi vardır. Bunlar; toprak kirliliği, hava kirliliği, su kirliliği, ambalaj atıkları, ses kirliliği, radyoaktif kirlenme, ışık kirliliğidir.




ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN NEDENLERİ


Dünyada nüfusunun artması ve bu nüfusun ihtiyaçları, insan eliyle yaratılan kirliliği hızlandırmaktadır. Günlük yaşamı, özellikle de şehir yaşamını kolaylaştırıcı bazı gelişmeler doğal kaynakları bozmakta; su, hava ve toprağın kirlenmesine yol açmaktadır. Bu da bitki ve hayvan varlığına ve sağlığına zarar vermektedir. Çevre kirliğinin pek çok nedeni vardır ki bunlara örnek olarak aşağıdakileri gösterebiliriz:
- Evler, iş yerleri ve taşıtlarda petrol, kalitesiz kömür gibi karbon salınımı yüksek fosil yakıtların aşırı ve bilinçsiz kullanılması,
- Sanayi ve evsel atıkların çevreye gelişigüzel atılması,
- Kimyasal ve biyolojik silahların kullanılması,
- Orman yangınları, ağaçların kesilmesi, bilinçsiz ve zamansız avlanmalar,
- Tarım ilaçları, böcek öldürücüler, soğutucu ve spreylerde bilinçsiz ve gereksizce zararlı gazlar kullanılması,
- Nükleer silahlar, nükleer reaktörler ve nükleer denemeler gibi etmenlerle radyasyon yayılması…





Bunları biliyor muydunuz ?😆


  • Doğal çevrenin korunması için 1972 yılında İsveç’in Stockholm şehrinde BM (Birleşmiş Milletler) Çevre Konferansı toplandı. Çevre sorunlarının ele alındığı toplantıda çevre kirliliği ve çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik çözüm yolları ele alındı. Bu konferans sonucunda 5 Haziran günü, Dünya Çevre Günü olarak kararlaştırıldı
  • Ülkemizde ise 1978 yılında Türkiye Çevre Sorunları Vakfı kurulmuştur. Daha sonra Başbakanlığa bağlı Çevre Müsteşarlığı kurulmuş ve 5-11 Haziran tarihleri arasını Çevre Koruma Haftası olarak kabul etmiştir.


Aşağıdaki videoyu da izlemenizi öneririm






PEKİ ÇEVRE KİRLİLİĞİNİ NASIL ÖNLEYEBİLİRİZ ? (editörün notu)

Çevre kirliliğinin en önemli sebebi hiç şüphesiz ki insanlardır. Kullandığımız parfümler deodorantlar, ilaçlar ve çeşitli atıklar ne yazık ki bilinçsizce tüketildiği için çevreye ciddi zararlar veriyor. Ve bizim dışımızdaki canlıları da hiç düşünmeden hor kullanıyoruz çevreyi. Daha bilinçli davranıp geleceğe daha yaşanılır bir çevre bırakmak bizim elimizde.
Lütfen doğada sadece yaşayan canlıların bizler olmadığını unutmayalım ve çevreyi o şekilde kullanalım😆

😀 eğer Kahoot! a üyeysen aşağıdaki test soruları, tartışma ve ankete bir gözatabilirsin.









ÇEVRE KONULU DİGER YAYINLARIMI DA  OKUYABİLİRSİN






21 Mayıs 2018 Pazartesi

KÜRESEL ISINMA, KÜRESEL TEHLİKE

Dünya üzerinde, karada ve denizde olmak üzere meydana gelen sıcaklık artışı küresel ısınma adını almaktadır. Tüm canlıları ve doğayı etkileyen bu durumun ana sebebi ise sera etkisidir. 

Peki nedir bu sera etkisi ?
Dünya üzerine düşen güneş ışınlarından çok, dünyadan yansıyan güneş ışınlarıyla ısınır. Bu yansıyan ışınlar başta karbondioksit, metan ve su buharı olmak üzere atmosferde bulunan gazlar tarafından tutulur, böylece dünya ısınır. Işınların bu gazlar tarafından tutulmasına da sera etkisi denir.



➨Tabiki sera etkisinin yanı sıra insanların doğayı hor kullanması da bir diğer etkendir. Bunların sonucunda da mevsimsel değişiklikler görülmüş ve değişen hava nedenleriyle buzullar erimeye de başlamıştır.

Sera etkisini nasıl daha etkisiz hale getiririz ?


Sera gazının önlenmesi tüm önlemlerin temelinde yatıyor. Bunun için ampulleri tasarruflu ampullerle değiştirmek, ışığı daha az kullanmakdaha az araba kullanmak, otomobillerin yakıt filtrelerinin bakımını yaptırmak, çöplerin geri dönüşümünü sağlamak, daha az sıcak su kullanmak gerekiyor., her yıl bir ağaç dikmek, ormanları korumak diğer önlemler arasında sayılabilir. Alınabilecek tüm önlemler bireysel görünebilir ama tüm dünya nüfusunu etkilemektedir. Bu çok basit önlemler ileride çocuklara daha temiz ve sağlıklı bir dünya bırakmak için önemlidir.


İnsanların çeşitli faaliyetlerinin küresel ısınmaya katkısı şöyledir:
1- Enerji kullanımı %49,
2- Endüstrileşme %24,
3- Ormansızlaşma %14
4- Tarım %13'tür.

Küresel ısınmadan kaynaklı değişiklikler nelerdir ?


  • Deniz suyunda yükseliş
  • Buzulların ve karların erimesi
  • Okyanusların artan sıcaklığı
  • Mevsim ve iklimsel değişiklikler

Konuyla ilgili sizlerle sıklıkla takip ettiğim bilim dergisi TUBİTAK’tan bir bilgi paylaşmak istiyorum


Yapılan ölçümler ve geçmişe dönük çalışmalar, Dünya’nın ortalama sıcaklığının artma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Küresel ısınma ya da iklim değişikliği olarak adlandırılan bu süreç canlıların yaşamını pek çok bakımdan tehdit ediyor.Dünya’nın ortalama sıcaklığının 1906-2005 yılları arasında yaklaşık 0,74°C arttığı görülüyor.
Üstelik sıcaklık artışı giderek hızlanıyor. Deniz seviyelerinin yükselmesi, buzulların giderek
erimesi, okyanusların sıcaklığındaki artış gibi pek çok gözlemsel olgu da Dünya’n
ortalama sıcaklığının artmakta olduğunu gösteriyor. 1880-2011 yılları arasındaki en sıcak 13
yılın 11’i 2001-2011 arasında yaşandı. İklim değişikliği çok önemli sonuçlara yol açabilir.
Örneğin ortalama sıcaklığın artması denizlerin yükselmesine ve çöllerin büyümesine neden olabilir. Bunun yanı sıra bazı bölgelerde kuraklığın artmasıyla zirai üretim azalabilir. Ayrıca iklim değişiklikleri sel, fırtına gibi doğal afetlerin artmasına ve okyanusların asitlik derecesinin değişmesine de neden olabilir

Bunları biliyor musunuz ?


  • Küresel ısınma, Dünya’da şu an var olan her 6 hayvan ve bitki türünden birinin yok olmasına yol açabilir.
  • İnsanların yaklaşık yüzde 40’ı küresel ısınmanın bir kandırmaca olduğuna inanmaktadır
  • 1870 yılından günümüze küresel ölçekte deniz seviyesi 20 santimetre yükselmiştir
  • Günümüzde atmosferdeki karbondioksit miktarı son 800 bin yılın en yüksek seviyesindedir
  • Bir araştırmaya göre, eğer küresel ısınma bu hızla devam ederse 2100 yılına kadar şimşeklerin sayısı yüzde 50 artacak
  • Bilim insanları küresel ısınmanın Mars’ı yaşanabilir bir sıcaklığa getirmek için kullanılabileceğini düşünmektedirler
  • Norveç küresel ısınmadan en az etkilenecek ülkedir. Çad ise en çok etkilenecek olan ülkedir
  • 20. yüzyılın son yirmi yılı son 400 yılın en sıcak yıllarıdır
  • İnsanlar atmosfere okyanuslar ve bitkilerin emebileceğin daha fazla karbondioksit bırakmaktadır.


KAYNAKÇA:


16 Mayıs 2018 Çarşamba

HAVA KİRLİLİĞİ

Canlı hayatı olumsuz etkileyen, havadaki yabancı maddelerin normalin üstünde değerlere ulaşarak havanın fiziksel, biyolojik ve kimyasal özelliğinin bozulmasıdır.



Taşıtların çıkardığı gazlar, fabrika bacalarından çıkan gazlar, kömür, petrolün yanmasından açığa çıkan gazlar, volkanik patlamalardan açığa çıkan gazlar hava kirliliğini oluşturan en önemli maddelerdir.

➨Isınma amaçlı, düşük kalorili ve kükürt oranı yüksek kömür kullanımı sonucu çıkan dumandaki kükürtdioksit havadaki su buharı ile birleşerek asit damlacıkları olarak yeryüzüne iner. Ormanlara, akarsu ve göl sularına olumsuz etkileri olan asit yağmurları taşınmaz kültür hazinelerimize de zarar verir.
Egzoz gazlarından yayılan karbonmonoksit ve hidrokarbonlar da sağlığımızı olumsuz etkiler. Bu gazların havada güneş enerjisi etkisiyle oluşturdukları kimyasal tepkimeler sonucu yoğun sis meydana gelir. Bu sis; astım, bronşit gibi solunum yolu hastalıklarına ayrıca cilt ve gözlerde tahrişe neden olur. Ağaç ve bitkileri de zehirler. Metallerde paslanmaya, renk değişikliğine, betonda kalkmalara ve toprağın veriminin düşmesine neden olur.
Kömür, petrol, mazot gibi yakıtlardan çıkan karbondioksit atmosferin yüksek katmanlarında bir karbondioksit tabakası oluşturur. Oluşan bu tabaka yeryüzünden yansıyan güneş ışınlarının dünya dışına çıkmasını engeller. Böylece atmosfer ısınır. Bu olay sera etkisi olarak bilinir. Sera etkisi dünya sıcaklığının artmasına neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak iklimlerin değişeceği, bazı bölgelerin çoraklaşacağı, buzulların eriyeceği ve deniz yüzeyinin yükseleceği öne sürülmektedir.
Aerosollerde ve soğutucularda kullanılan bazı gazlar da havayı kirletmektedir. Bu kirlilik güneşten gelen zararlı mor ötesi ışınları tutan ozon tabakasına da zarar vermektedir.

Hava kirliliğini en aza indirmek için neler yapmalıyız hadi hep birlikte inceleyelim 


Aslında yukarıdaki video en basit haliyle bize örnek oluyor. Daha bilinçli vatandaşlar olarak biz önlemlerimizi almalıyız.Aşağıda alınabilecek tedbirlere örnekler verdim.
  • Sanayi tesislerinin bacalarına filtre takılması sağlanmalı 
  • Evleri ısıtmak için yüksek kalorili kömürler kullanılmalı, her yıl bacalar ve soba boruları temizlenmeli 
  • Pencere, kapı ve çatıların yalıtımına önem verilmeli 
  • Kullanılan sobaların TSE belgeli olmasına dikkat edilmeli 
  • Doğalgaz kullanımı yaygınlaştırılarak özendirilmeli 
  • Kalorisi düşük olan ve havayı daha çok kirleten kaçak kömür kullanımı engellenmeli 
  • Kalorifer ve doğalgaz kazanlarının periyodik olarak bakımı yapılmalı 
  • Yeşil alanlar artırılmalı, imar planlarındaki hava kirliliği azaltıcı tedbirler uygulamaya konulmalı 
  • Toplu taşıma araçları yaygınlaştırılmalı

Hava kirliliği can alıyor

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Hava Kalitesi İzleme İstasyonlarından alınan bilgiye göre, Türkiye'de sınır değeri 90 kabul edilen partikül madde sayısı Keşan'da 228'e ulaştı. Türkiye'de her yıl 29 bin kişi haca kirliliği nedeniyle ölüyor. 2015 yılında hava kirliliğinin kritik seviyeye ulaştığı iller arasında İstanbul, Ankara, Bolu, Edirne-Keşan, Düzce, İzmir ve Iğdır gibi şehirler yer alıyor. Yenibosna 181, Esenyurt 282, Kadıköy 116 gün zehir soludu.


Hava kirliliği sağlığımızı da olumsuz etkiliyor

Büyük şehirlerde özellikle kış aylarında ciddi boyutlara ulaşan hava kirliliği insan sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Sağlığımız üzerindeki etkileri hala araştırılmaya devam etse de özellikle solunum yolları hastalıklarına neden olan hava kirliliği kalp rahatsızlığına da yol açabiliyor. Yapılan son araştırmalar ise böbrekleri etkileyebileceğini de gösteriyor. Yaşam kalitemizi düşüren hava kirliliğinin ruhsal hastalıkların da önünü açtığı bir gerçek. Fiziksel rahatsızlıkların yanı sıra aldığımız az miktarda oksijen özellikle uyku kalitemizi düşürüyor, kalitesiz uyku ise uzun vadede ruhsal hastalıklara neden olabiliyor. Hava kirliliğinin fiziksel ve ruhsal açıdan birçok olumsuz etkisi olmasına rağmen alınan önlemlerin yetersiz olması da yaşam kalitemizin düşmesine neden olmaya devam ediyor.

En önemli giysiniz cildiniz ...

Hava kirliliğinin cildimiz üzerinde de büyük zararları vardır. Duman, is, asit, sigara ve bunun gibi diğer kirletici diğer maddeler, inşaatlar, arabalar ve enerji santralleri sebebiyle mikroskobik boyutlarda atmosfere salınır. Bizi çevreleyen hava saf ve temiz olmaktan çok uzak… Bu kirli hava cildinizle temas ettiğinde yalnızca cilt yüzeyinde kalmayıp cildinize de tutunur. 
Bu zararı en aza indirmek için de cildinizi her gün çeşitli yöntemlerle temizlemeyi unutmayın .












kaynaklar:
http://www.hurbilgi.com/index.php/2015/08/16/hava-kirliligi-nedir-nedenleri-nelerdir/

15 Mayıs 2018 Salı

TOPRAK KİRLİLİĞİ


Toprak Kirliliği nedir?

“Toprağın verim gücünü düşürecek, optimum toprak özelliklerini bozacak her türlü teknik ve ekolojik baskılar ve olaylar”, toprak kirliliği veya toprak kirlenmesi olarak nitelenir.

Toprak kirliliği nedenleri nelerdir ?


Toprak kirlenmesi, hava ve suları kirleten maddeler tarafından meydana getirilir. Örneğin, kükürtdioksit oranı yüksek olan bir atmosfer tabakasından geçen yağmur damlacıkları asit yağışları halinde toprağa gelir.Toprak içine giren bu asitli sular ağaç köklerini, bitkisel ve hayvansal toprak canlılarını zarara uğratır. Toprağın reaksiyonunu etkileyerek besin maddesi dengesini bozar, taban sularını içilmez hale getirir. Aynı şekilde çöp yığınlarından toprağa sızan sular, kirli sulama suları, gübre çözeltileri, radyoaktif maddeler, uçucu küller, toprağı kirleten madde ve kaynaklardır. 


Toprak kirliliğini önlemek için neler yapılabilir ?

Toprak kirliliğini önlemek için çok çeşitli teknik, ekolojik ve hukuksal önlemler alınır . Toprak kirliliğinin önlenmesi amacıyla; arazi ve doğal kaynaklarla ilgili planlama, uygulama, değerlendirme, kontrol, izleme ve eşgüdüm mekanizmaları güçlendirilmeli; tarım ve orman arazilerinin amaç dışı kullanımı engellenmeli; ormanlaştırma, yeniden ormanlaştırma, erozyon kontrolü ve çayır/mera ıslahı için gerekli finansman sağlanmalıdır. Toprak kirliliğinin ulusal düzeyde tespiti için envanter çalışması oluşturulmalı, belirlenen alanların kayıt edilmesi, izlenmesi ve iyileştirme çalışmaları yapılması gerekmektedir.


  • Tarım ilaçlarının ve kimyasal gübrelerin kullanımı denetlenmelidir.
  • Tarım amacıyla kullanılan bölgelerde yerleşim alanları ve sanayi tesisleri kurulmamalıdır.
  • toprağa zarar verilmeyecek şekilde toplanmalı ve imha edilmelidir
  • Ormanlar korunmalı, yeşil alanlar çoğaltılmalıdır.
  • Ambalaj sanayinde karton ve cam gibi yeniden kullanılabilir maddeler tercih edilmelidir.’
  • Çiftçilerin toprağı kullanma ve sulama konusunda bilinçli davranmaları sağlanmalıdır.




Her şeyden önce insanlık suyun, toprağın ve havanın korunması için dünya çapında eğilmeli ve tüm dünya ülkeleri bu eğitimi kültürün bir parçası haline getirmelidir. 


Toprak kirliliği verim gücünü ve canlı sağlığını da kötü etkiliyor


Toprak kirliliğinin çevre sağlığı açısından en önemli etkisi; topraktaki kirleticilerin bitki bünyesine geçerek bu bitkilerin ya doğrudan yada bu bitkilerle beslenen hayvanların besin olarak tüketilmesi sonucu insan bünyesine geçmesidir. Bundan başka özellikle çiftçi (üretici) sağlığı açısından kirlenmiş toprakla derinin (el, ayak) temas etmesi, kirlenmiş toprak tozlarının yutulması, topraktan özellikle kuruma esnasında buharlaşan civa vb. kirleticilerin teneffüs edilmesi gibi tam olarak boyutları ve sonuçları yeterince araştırılmamış birçok muhtemel sağlık sorunu vardır.

Peki ülkemizde toprak kirliliği ne durumda ? Yetkililer bu konuda neler yapıyorlar? Konuyla alakalı aşağıdaki haberi inceleyebilirsiniz.


Türkiye'nin 'Toprak Kirliliği Haritası' Çıkarılacak

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye'nin toprak kirliliği haritasını çıkaracak.
Toprak kirliliğiyle etkili mücadele başlatan Bakanlık, kirli ya da kirlenmesi muhtemel toprakların ortaya konulması amacıyla 'Kirlenmiş Sahalar Bilgi Sistemi'ni hayata geçirmeye hazırlanıyor. Bu kapsamda, uygunsuz atık ve atık su bertarafı, sanayi tesislerindeki yanlış uygulamalar, çeşitli kimyasal maddelerin depolanması ve nakilleri sırasında meydana gelen döküntü ve sızıntıların oluşturduğu kirlenmiş sahalar belirlenecek. 

'Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik' çerçevesinde çalışmalarını yürüten Bakanlık, ilk aşamada toprağın kirli olduğu veya kirlenmesi muhtemel sahalar ile sektörleri tespit edecek. Tespitin ardından, bu saha ve sektörler 'Kirlenmiş Sahalar Bilgi Sistemi' ile kayıt altına alınacak. Gerek kazalar gerekse yasa dışı faaliyetlerle kullanılamaz hale gelen topraklar, sistemden elde edilen veriler doğrultusunda temizlenerek, yeniden doğaya ve tarıma kazandırılacak .Bilgi sistemine veri kayıtları, gelecek yılın gelecek yılın ilk çeyreğinde başlayacak. Türkiye'nin toprak kirliliği haritasının oluşturulmasıyla elde edilecek veriler, tüm kamu kurum ve kuruluşlarıyla da paylaşılacak. 













EROZYONUN HIZLANMASINDA BAŞ ROLÜ TOPRAĞI YANLIŞ İŞLEYEN VE KULLANAN İNSAN OYNAMAKTADIR:

Erozyon: Toprağın bulunduğu yerden; yağışlar, sel suları, rüzgar, çığ vb. etkenlerle taşınması olayıdır.

Bu konuda yapılan çalışmalar göstermektedir ki her yıl on binlerce hektar tarımsal alan tarım dışı amaçlar için kullanılmaktadır. İl ve İlçeler bazında organize sanayi ve küçük sanayi sitelerinin kapladığı arazilerin 18000 hektar olduğu ve bunun % 62' lik kısmının tarıma elverişli araziler üzerine kurulmuş olduğu saptanmıştır. Yanlış arazi kullanımı, bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Kentleşme sürecinde ve kıyılarımızın turizme açılmasında da yanlış arazi kullanımı uygulamaları sürmektedir. Hızlı kentleşme, kent nüfuslarının hızlı artışı ve gecekondu olayının süregelmesi, kent topraklarının genişler.
Çölleşme: Kurak, yarı kurak ve az yağışlı alanlarda iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri de dahil olmak üzere, çeşitli faktörlerden kaynakl anan toprak bozulmasıdır.
Toprağın aşırı kullanımı, aşırı otlatma, sağlıksız sulama yöntemleri, ormanların tahribi ve özellikle son yıllarda ekolojik dengenin bozulması sonucunda meydana gelen iklim değişiklikleri çölleşmeyi meydana getiren en önemli etkenlerdir.



kaynakça:


14 Mayıs 2018 Pazartesi

SU HAYATTIR

Yazıma önce suyun mucizevi faydalarından bahsederek başlamak istiyorum.


Su içtiğimizde başta sindirim sistemimiz olmak üzere tüm vücudumuzdaki sistemlerin daha rahat çalışmasına destek olmuş oluyoruz. İçtiğimiz her bir yudum su, kan dolaşımı sayesinde tüm vücuda dağılıyor, kan dolaşımına katılmayan su ise böbreklere geliyor, vücut için gerekli olmayanlar idrar şeklinde vücuttan atılıyor.Vücudumuzdaki tüm sistemlerin dengeli, sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için gün içinde aldığımız su ile dışarı attığımız suyun miktarının aynı olması gerekiyor. İşte bu denge bozulduğunda, yani attığımız sudan daha az su aldığımızda vücut fonksiyonlarımızda bozulmalar, hastalıklar ortaya çıkıyor. Zira yemek yemende günlerce, hatta haftalarca yaşayabilen biz canlılar, susuz sadece birkaç gün yaşayabiliyoruz. Su, hayattır, hayat da sudur!
Hal böyleyken ne yazıkki su kaynaklarına gereken önemi vermiyoruz ve bu kaynakların kirliliğine ve yok olmasına sebep oluyoruz.



Peki nedir bu su kirliliği ?

Nehir, okyanus, göl, deniz ve yeraltından gelen suların insanlar, fabrika tipi yapılanmalar yüzünden kirletilmesi durumu su kirliliğini ortaya çıkarıyor. Sanayileşme, şehirleşme, nüfus artışı, tarım ilaçları gibi faktörler dolayısıyla sularımız kirleniyor. Bu durumda insanlar, hayvanlar, çevremiz ve tüm doğa da zarar görüyor. İçinde zararlı maddeler bulunan atık sular, arındırılmadan havzalara boşaltıldığında ya da biz insanlar kendi atıklarımızı su kaynaklarına attığımızda sularımız da kirleniyor.


Su kirliliğini önlemek için nasıl tedbirler alabiliriz ?

  • Doğal su kaynakları korunmalıdır.
  • Sanayi atıkları arıtılmalıdır.
  • Zararlıları öldürmek amacıyla kullanılan kimyasal maddeler (pestisitler) doğru ve uygun dozda kullanılmalıdır.
  • Akaryakıt taşımacılığında sızıntıyı önleyecek önlemler alınmalıdır.
  • Doğada parçalanması zor olduğundan deterjanların kullanılması azaltılmalıdır.
  • İçme ve kullanma su kaynaklarının civarında kirliliğe neden olacak faaliyetler engellenmelidir.
  • Evsel atıkların kanalizasyona verilmesi sağlanmalı ve kanalizasyon suları arıtılmalıdır.

Su ortamında yaşayan canlıları tehlikeye sokuyoruz


Atık sulardaki kimyasal maddeler ve organik bileşikler suda çözünmüş olan oksijenin miktarının azalmasına da sebep olur. Bu da suda yaşayan bitki ve hayvanların ölüm oranlarını artırmaktadır. Bu tür sular daha koyu renge ve pis kokuya sahiptirler. Hatta bazı göller veya derelerde aşırı kirlenme sonucu canlı yaşamı sona ermiş ve içerisinde atıklardan meydana gelen adacıklar oluşmuştur.


Dereden su içen oğlak öldü! İlçe ayağa kalktı


Bursa'nın Karacabey ilçesinde köylüler Karadere için ayaklandı. Fabrika atıkları sebebiyle dayanılmaz kokular yayılan Karadere'den su içince ölen oğlakla eylem yapan köylüler yetkililere seslendi. DOĞADER Başkanı Gökbayrak, Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Uluşahin ve Sultaniye Muhtarı Mete'den ise vahim iddialar geldi.




➔ NOT:yukarıdaki videoda deniz kirliği hakkında bilgi veren bir video bıraktım.



 Bu video ne yazikki şu an dünyadaki durumumuzu gösteriyor. her ne kadar önlemler alalım diye belirtsek de duyarlı vatandaşlar olamıyoruz ve bu beni doğayı ortak kullanan bir vatandaş olarak çok üzüyor. 








Böyle olmak varken



Neden Bu Şekilde olsun


yaralanılan kaynaklar :






ÇEVREMİZİ KİRLETME, GELECEĞİ YOK ETME

Günümüzde Çevre Sorunları Çevre kirlenmeleri ve bu kirlenmelere bağlı olarak ortaya çıkan sorunlara biz çevre sorunları diyoruz. O...